Bize de 82 gelmiş bro. Buzdolabını duvardan uzaklaştır biraz.

adana mart 2017 95 tl. Tek kişiyim. Sürekli kullandığım ufo, kettle, şofben. Fatura böğrüme öküz gibi oturdu.

hep 40 42 gelirdi bu ay 52 geldi enteresan şekilde.

@cureforlove ben de ne unuttum diyorum. evet kombi de var.

elektrikli semavrr harcar mantiken de kac aylık fatura bu? normal suresinde mi gelmis.

26,30. Öncekiler 26,50 ve 26,10.

Bunu nasıl beceriyorum bilmiyorum ama hep aynı tüketiyorum.

1+1 tek kişi.

Geçen ay yanlış hatırlamiyorsam 120 bu ay 140 geldi

110 geliyordu. 14 yıllık buzdolabı bozulunca yenisini aldık. önce 70'e, sonra 60'a düştü.

Buzdolabından olabilirim bizimki de. B sınıfı çünkü. Yeni tip ama tasarruf konusunda sınıfta kalıyo.

bende ankara'da yaşıyorum evde yalnızım üstelik 100 den aşağı gelmiyor.

şu an normal.

oluyor.

birisi duyurusunda (veya başka bir yerde) mobil link vermiştir, bilgisayarda iken ona tıklamışsınızdır. son neye tıklamışsanız onu hatırlıyor. tekrar girseniz de mobil site açılıyor.cache temizleyince düzeliyor.

aynı şekilde tam tersi de oluyor. telefondayken mobil siteden çıkarsanız, telefondan sonraki girişinizde yine masaüstü siteye giriyor. cache temizlemeden de düzelmiyor.

geleceğin bill gates'i

Ben de sinir oluyorum onlara buranın gediklileri bile bazen atmıyor önemsemiyorlar bence atmaktan Ata'ndan daha fazla
Hislerime tercüman oldun

Ben ilk 1 ay okundu bilgisi sandıyordum. Sonradan bir duyuruda bir yazılandan öğrendim.

Ben de sinir oluyorum. O kadar zahmet edip yazıyoruz. Tik bir anlamda teşekkür ama onu dahi çok görüyorlar.

bu tik'i neden ego haline getiriyorsunuz facebook begenileri gibi ?

cidden bunu bilmeyenler var. adamı ciddiye alıp yazıyorsun ediyorsun ama hoşuna gitmedi ya tik yok. sadece hoşuna gidecek cevap arıyorsan yaz bari de biz de boşuna uğraşmayalım.

@lithu; ego haline getirmiyoruz. tik atılmasa da ben cevap vermişim, içim rahat. sadece o insanın sorusunu önemsemiş ve cevap vermişsin ama o seni takmıyor ve görmezden geliyor adeta. duyuruda böyle gelişiyor olay ve insan da tik bekliyor haliyle. kaldı ki profilimde de 'cevap bu olarak işaretlenmiş cevap sayı'mın yüksek olmasını isterim o kadar özen gösterdiysem.

@purple rain; sorulara cevap veren yorumlar diyoruz, okuduğunu anlama problemin mi var?

soruyu soranın aklına yatmayan cevaplara tik vermemesi normal. hiç tik verilmemiş ya da cevaplara yorum yapılmamış duyuru ortada piç gibi bırakılmış duyurudur. vatandaş soru sormuş dönüp bakmamış bile diye düşünürüm.

ben tik atarım ama atmayanları da takmam.
salla gitsin yahu. tek derdimiz bu mu

tikin seri geldiğini fark ettiğimde usulca o duyuruya doğru yaklaşır, cevabımı verir ve tikimi beklerim.

vermeyene de çok bozulmam ama sadece beklediğine ya da iddiasına ters diye, düzgünce fade edilmiş bir cevaba tik atmayanı yadırgarım.

niyet okumak gibi olmasın ama bence biliyorlar da atmıyorlar çeşitli sebeplerden. ne bileyim, mesela tik atmayı umursamaz, önemsiz görür, cevaplardan hoşnut değildir. en saçma bulduğum da son kategoride olanlar. mesela "sizce haksız mıyım?", "sizce x güzel mi?" diye soru soruyor. eğer aksi cevap verirsek tik atmıyor. o zaman kahkaha atıyor ve acıyorum kendini onaylattırma çabasına ve egosuna...

geçen gün beğenmediği cevaplara tik atmayan(hiçbir cevabı beğenmemişti sanırım) ama kendi yanıtlarına tik atan bir arkadaşa denk geldikten sonra hiçbir şeyi sorgulamamaya karar verdim.

Ben tik atarim, tikin anlamı cevabin okundugunu gormek benim icin. ama atmayana da kızmam. Ister begendigi,isine yarayan cevaplara tik atar ister hicbirine atmaz. Ciddiye almiyordur belki, olabilir. Bu tik meselesini, hatta genel olarak duyuruyu kafaya takanların baska derdi yok sanirim ne guzel diye dusunuyorum.

Gerçekten bilmeyen oluyor, hatta varlığını fark etmiyorlar bile. Yeni kullanıcılar oluyor tabii bunlar.

cevabın doğruluğuna yanlışlığına bakmam. okuduğum şeye tik atarım.

Sen kimsin ki milleti bu şekilde yönlendiriyorsun? Kullanıcının işine yarayan cevaba tik atılır. Gelen her yanıta değil.

Beğenmediklerine tik atmamış bir de.

(bkz: yazık la kimin çocuğuysa)

çok da iyi bir film olmamakla birlikte
www.imdb.com

şuradan geliyor en.wikipedia.org tr tr.wikipedia.org

rosemary's baby'i de bu kategoriye alabiliriz sanırım.

Film değil ama True Detective'in ilk sezonunu tavsiye ederim izlemediyseniz.

colonia

www.imdb.com

(bkz: the wicker man)

sonra bikaç tane daha film ekleyebilirim ama bu tüm zamanlardaki favori filmim zaten.

Çok iyi değil ama Tall Man var.
m.imdb.com

ben de the wicker man diyecektim. ona +1
bir de gizli suç örgütü kısa komedisi the high sign var. buster keaton'ın en sevdiğim kısalarından.
the ace of hearts da vardı ama o çok tavsiye ettiğim bir film değil. çok akla yatkın değildi aşkın örülüşü. bir tek aynı dönemden geldiği için ilk red scare'in havasını almak açısından güzeldi.

anladığım kadarıyla mistik arkaplanlı filmler arıyorsun izlediğinde vay be diyeceğin. john wick diyeceğim. komik gelebilir ancak filmin işleyinde tetikçilerin kendi dünyası kurgulanmış durumda. gerçektir değildir bilmem ancak hoş bir havası var.

Pi (1998)

(bkz: imperium )

tam sayılır mı bilmiyorum ama aklıma geldi.

The Ninth Gate

Kurtlar vadisi gladio :(

Herkese çok teşekkürler :)

çevrenizde benim gibi oyunun rengini değiştiren var mı?
-HAYIR yok.

ne düşünürsünüz böyle insanlar hakkında?
-Kötü şeyler düşünürüm.

Edit: İlk duyurun güzelmiş trol kardeş <3

bana da geldi o mektuptan ama ironi yaptığınızı düşünüyorum. atatürk'ün işaret ettiği tüm medeniyetleri yıkıyorlar çünkü, o cümlenin hiçbir mantığı yok o yüzden.

vay be! derim. yani evrim hep ileri doğru işlemiştir bugüne kadar. kitaplardan böyle okuduk en azından. geriye doğru bir evrime tanık olduğum için sevinirim.

Bu nasıl bir bakış açısıdır? Oyun hamuru mu senin beynin? Bir duruşun yok sanıyorum, eveti attıktan sonra çıkarken padişahım çok yaşa demeyi unutmayınız.

bir bildiride sadece atatürk'ün adını görmekle oy değiştirenler hakkında pek iyi şeyler düşünmezdim açıkçası. gerçi bu diğer önemli şahsiyetler için de geçerli. orada ne yazdığı değil ne ifade ettiği daha mühim. sizce atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine bu sistemle çıkabilecek miyiz? yoksa tam tersi mi olacak?

adam ironi kasıyor, cevap verenlerde ciddi yazdığını düşünüyor. türkiye'de espri kavramının gelişmeme sebebi işte bu.

'gazi mustafa kemal atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi için bana 5 bin lira vermen gerekiyor. Evet der misin? :)

@ blue eyes white dragon evet ironi kasabilir. Peki Türkiye'de espri kavramını geliştirmek için bu duyuruya ne gibi cevap verilmeliydi.

Mesela ahahhaa evet doğru karar vermişsin yanındayız sanrım mı?
Böyle bir cevap kesinlikle Türkiye'yi üst seviyelere çıkarabilirdi değil mi?

Tekrar cevap "Kötü şeyler düşünürdüm, düşünüyorum"

adam chp'nin söylemiyle evet diyorum dediyse ironi olarak sen de çıkar akp ya da ak parti ne diyorsan onu söylersin ben de bu sebepten ötürü hayır diyorum dersin ironi olur.

ilk kılıçdaroğlu mu dedi yoksa burada birisi başlık mı açtı bilmiyorum ama biinali yıldırım'ın başbakanlığı kaybetmemesi için hayır diyorum dersen mesela çok ironik olur.

Oyunun rengi önemli tabi, bi yarıda ak renkli evet dururken diğer taraftaki bok renkli hayıra mı basıcan?

tek ihtiyacımız olan ironiydi zaten. her trolle saygı mı duyacağız uyduruk ironi yaptı diye.
cevap 1 yok
cevap 2 tiskiniyoruz

@hasmetizm 2046 saygı duymak bence çok saçma bir tabir, saygı beklemem o yüzden ama uyduruk demene takıldım. eleştiriye kapalı biriyim belki o sebeptendir.

@supermatik burası düşülecek bir yer mi? anlamadım.

bugün elime bizzat başbakan tarafından imzalanmış bir mektup ulaştı, kendimi değerli hissettim ve ülkeme faydalı bir insan olmaya karar verdim. sorun nerede?

avrupa hayir diyor muhabbeti yuzunden oyunu evete donderen insanlar taniyorum. bunun yaninda akpli ve hayir demesine sasirdigim arkadaslarim da var. kimseden siyasi gorusu yuzunden tiksinmem. bisey dusunmuyorum onlar hakkinda, senin benim gibi insanlar.

bize aşırı özenli bir torba içindeki kutunun içindeki paketle??? çay geldi. hayır diyeceğimi anladılar zehirleyecekler herhalde diye çöpe attım.

eksik yazmışım, çevremde fikrini değiştiren olursa ilişkimi keserim olur biter nedir yani.

eskiden "saygı duyulmalı" falan derdim, şimdi geldiğimiz şu süreçte artık bal gibi kötü şeyler düşünüyorum ve düşünürüm.

yarın aramızdan birileri verdiği oyun ne olduğunu söylemeye utanacak.
durum o kadar vahim.
ülke olarak bunu kavradığımızdan da emin olamıyorum pek.
aslında bir yandan kavradık gibi geliyor, çünkü hakikaten hayır önde.
ama diğer yandan, buna güvenemiyorum.

ben de hayır diyeceğim ve evet çıkacak diye düşünüyorum.
hayır çıkma ihtimali varsa referanduma gidilmez zaten.

ayrıca bu referandumda kampanyaların çok büyük kitleleri etkilediğini de sanmıyorum.
ancak kararsızlar kitlesini belki bir yere iter.
onun dışında, herkesin oyu belli zaten.

tek umudum, insanların kabine girdiklerinde vicdanlarıyla baş başa kalmaları.

o cümle beni de etkiledi şu an, ellerim titreyerek yazıyorum bu cevabı, benden de bir evet.

evet %60 ı koyup geçecek hayırlı olsun..tırıvırı yapmayalım..

çok etkilendim. ama ben kararımı dün şu açıklamadan sonra evet olarak değiştirmiştim zaten.

twitter.com

ben çok etkileniyorum böyle şeylerden. hele o anons yapan otobüsler yok mu onlara hayranım. kim daha yüksek sesli yayın yapıyorsa direk ona basıyorum mührü.

siyahla beyaz arasında kararsız kalanlara itibar etmiyorum. yani kararsızların bir şeyine güvenmiyorum.

her şey bu kadar keskinken, taraflar bu kadar ayrışmışken hala bir çizgisi olmayan bu tip insanlardan her şey beklenir.

aga once bi hayatta ne olmak istedigine karar ver. pazardan domates alir gibi meslek mi secilir?

aga ben pazardan domatesi aldım okeye dönüyorum. ayrıca meslek seçmiyorum. bölüm seçmek istiyorum ki arada büyük fark var.

ygs1 ygs 2 ile muhendislik okunmuyor zaten. onlar lys puaniyla aliyor. gerci vakıfların bazilari bazi muhendislikleri ygs ile aldığını görmüştüm tabi o var yani.

Lysye gireceksen diş eczacılık gelebilir belki. O sıralama ile kötü bir mühendislik de okumazsın.

@Euxinos007 eczacılık fena değil aslında:)

bolumu meslek olsun diye degil, hobi olarak mi okuyacaksiniz? ne istedigini daha ayrintili yazarsan insanlar daha mantikli cevaplar verir. yoksa atiyorum biri dis hekimligi der digeri ziraat mühendisligi der, bir digeri gazetecilik oku der. cunku kimse sizin nelerden hoslandiginizi bilemez.

eczacılık oku.

eczacılık okuyabilecekken bilgisayar mühendisi oldum. mesleğimi çok sevsem de eczacı arkadaşlarımın rahatlığını gördükçe içimde bir burukluk oluşmuyor değil.

yok eczacılık rahat yok öteki kolay diye düşünmeyin. bu kişiden kişiye değişir. işin içi başka dışı başkadır.

hiçbir işe kolay diye bakmayın. eğer 'çok mantıklı' karar vermek istiyorsanız: aileniz ve çevreniz sizi hangi alanda destekleyebilirse ona göre seçin. iyi yerlere gelmek için de uzun saatler çalışmayı göze alın.

sanat tarihi

Eczacılık kesinlikle okumayın. Artık eczane açmak için sıra mı ne varmış. Okuyan arkadaşlarım memnun değil. Mezun olunca köle gibi başkasının yanında çalışacaksınız.

Yerinizde olsam bilgisayar mühendisliği okurum. İyi bir yerden mezun olup kendinizi geliştirirseniz iyi kazanırsınız hatta şu an yurtdışında en kolay iş bulabilenler bilgisayar mühendisleri.

ygs kardeşinizin bildiği oss oluyor. lys de zamanında sallamadiginiz lise 2 ve lise 3 konuları oluyor.

acik uclu soru; gunese en yakın gezegen hangisidir diye soracaklar siz de kodlama usulüyle mi ne merkur yazmaniz gerekecek.

www.universitego.com

okul puani nasil hesaplanir. kardesinizin diplomasi herhalde 5 lik sistemledir. beninki bile 5lik ise kardesinizinki hayli hayli 5liktir. o zaman sunu uygulayacaksınız.

2006-2007 öğretim yılından önce, 5 ’lik not sistemine göre belirlenen yıl sonu başarı ortalamaları 100’lük sisteme çevrilirken, yıl sonu başarı ortalamasına 1.00 eklenecek ve çıkan sayı elli bölü üç (50/3) ile çarpılacak. Bölme işlemi virgülden sonra iki basamak yürütülecek (ilgili MEB açıklaması linki; maol.meb.gov.tr)”

buradan cikan sonucu daha sonra 0.12 ile carpip sinav sunucunuza eklenecek puani ogrenebilirsiniz.

soruların agirliklari derken bu konuda en iyi kaynak, 2017 osys kilavuzu. hukuk habgi puan türüyle alıyor baktiktan sonra o puan turunde derslerin ağırlıklarına bakabilirsiniz.aslinda bahsettiğiniz hangi sorular ise yapacağınız sey, 2016 lys sorularına ulasmak.

okul puani kismi eksik olmus. formulasyonla 5ligi 100luge çevirdikten sonra onu 5 ile çarpıp daha sonra 0.12 çarpacaksanız.


4.01 + 1 = 5.01 (1.00 eklendi)
5.01 x (50/3) = 83.5 (100 lük sisteme çevirdik)
83.5 x 5= 417.5 (OBP hesaplanır)
417.5 x 0.12= 50.1 (60 üzerinden gelen okul puanı)

Sanırım 6 aydı garanti.

ayakkabiyi iade ediyorsun nedir haci bu diyorsun onlar da zaten fabrikaya yolluyorlar sorun kendilerindense iade kabul ediyorlar degilse sana geri postaliyorlar.

@blue eyes white dragon

peki azami zaman haddi nedir bu islem icin?

benim de bildiğim 6 ay.

deichmann'dan aldığım bir ayakkabıyı, birkaç gün sonra "hiç rahat değil, beğenmedim" diyerek iade ettim; değişim değil, direkt paramı aldım çıktım.

flo biraz sorunlu. ama oradan aldığım birkaç ayakkabıyı da iade ederek, farkını verip yenisini aldım.

boyner de o konuda çok iyi. aynı şekilde 6 ay dolmadan pert olan ayakkabıyı iade aldılar.

sorunlu ayakkabıyı mağazaya bıraktığınız tarihten itibaren, 7 iş günü diye biliyorum. tatil günleri sayılmıyor. 7 iş günü içerisinde, ayakkabınızdaki sorun sizden mi, üretimden mi kaynaklı diye bir rapor geliyor ve ardından gerekli işlemler yapılıyor. telefonla bilgilendiriliyorsunuz değerlendirme sonuçlandığında. mağaza çalışanları da sonucu bilmiyor, kapalı zarfı siz açıp okuyorsunuz.

bir ayakkabı parasiyla üç ayakkabı giymiş adamım ben. aldim iade ettim. iadeyi daha sonra iade edip baska bir tane aldım şeklinde. hic sure olayina bakmadim valla. bence burada garanti muhabbeti degil fabrikasyon hata olayina bakilir. atıyorum samsungun patlama muhabbeti ayni seri farkli tarihler olsaydi hepsini cagirmayacak miydi?

ayakkabi uzerindeki islemlerde sorun sendeyse zaten iki sonra da götursen dalga mi yeciyorsun birader derler. almisin gidip mac yapip gelmişin neden yirtildi diyorsun. al faturanla beraber götür surasi acildi ama fabrikasyon olabilir gibime geliyor de olsun bitsin.

kontenjan artar başarı sirasi duser kontenjan azalır basari sirasi artar.ogrenciler tercih yaparlar ilk 100 ile kapatir yapmazlar ilk 1000 ile kapatir. bunlar degisken seyler.

başkasının karşısında ve ortak kullanım alanlarında yapılmamalı diye düşünüyorum ben, nahoş bir görüntüsü var zira.

Otobüste, metroda vs halk içinde olmadığı sürece herhangi bir yerde kesilmesinde hiçbir sakınca görmüyorum. Tırnağı kırılmıştır takılıyordur (erkeklerin de kırılıyor) o an işine engel olabileceği için iş yerinde bile kesebilir. Tırnağa hurafa anlam yüklemek çok saçma geliyor bana.

niye olsun ki? çok ilginç geliyor bana tırnaktaki tabular filan.

insanlar içinde niye kesilmesin tırnak bana bunu biri açıklayabilir mi? niye tırnağımı tek başımayken kesmeliyim?

Bence de yapilmamali cunku tirnak sicrar birinin uzerine gelir mide bulandici olabilir.

dışarıda kesmem. banyoda da kesmem. tuvalette falan asla.

evde geçerim bir kenara, açarım altına bir gazete keserim.

Tirnak sicrar. Igrenc bir sey bence ortak kullanim alanlarinda yapilmamali

gece tırnak kesersem cinler götümü dürtüklermiş. annem söyledi.

Midem bulanıyor görünce. Ortalık yerde yapılmamali

sadece tirnaga bakarsak pek bir anlam ifade etmeyebilir ama uzamasindan dolayi kirlilik/mikrop kaynagi olacagindan herkesin yaninda kesilmemesi daha uygun olur. malum bir çok kisisel temizlik/bakım konusu başkalarinin yaninda yapılmıyor.

neferkitty +1

kırılmışsa falan olabilir. çünkü öyle durumlarda benim aklım hep tırnağımda kalıyor kesilmesi ya da törpülenmesi gerekli hissediyorum sürekli yaptığım şeye odaklanamıyorum. ulu orta on tırnağını da kesen yoktur herhalde ne biliyim hiç karşılaşmadım.

sorumdaki amaç bu benim için tabudur demek için değildi, sadece ben de ortak alanlarda kesilmesinin mide bulandırıcı olduğunu düşünüyorum.

arkadaşlar dışarıda milletle aynı yere işiyor, aynı yere sıçıyoruz. bu mu iğrenç?

evinde yıkanmayan adamın kalktığı koltuğa oturup, hapşıran, burnunu karıştıran ellerin tuttuğu yerleri tutuyoruz otobüste, metroda. demin poposunu kaşıyan adamın elini sıkıyoruz, yediğimiz yemekleri yapan insnaların hijyenine girmiyorum.

tırnakta iğrenç ne var ben göremiyorum. kadınlar tırnaklarına oje sürüyor mesela, eşşek kadar uzun hemde, allak bilir ne kirler var, bunu düşünmüyor kimse, millet kozmetik mağazasında başkalarının denediği ruju, rimeli bilmemneyi sürüyor orada sorun yok, tırnakta mı var?

@kurnaz

sakin ol aslan, bu kadar tepki göstereceğini bilseydim soruyu sormazdım :D ve ayrıca evet bu iğrenç olan.

@notinhere

ya yok be ne sinir yapcam, ben sadece algılamaya çalışıyorum kafayı. ya ben merak ederim.

ya özellikle wc de mesela milletle yanyana işiyoruz foşur foşur, bu bana çok ilginç geliyor :D bundan hiç iğrenmedim ama. düşününce her taraf sidik damlası:D

@Kurnaz dediğin cogu şeyde sorun var bana göre. Uzun tirnakli bir kadinin yaptığı pogacayi da yiyemem mesela.keza kozmetik magazasinda herkesin sürdüğü ruju sürmem. Yüzde yüz kacinmak mümkün degil ama bazı şeylere dikkat ediyorum.
Zaten seciciyim hep bu gibi şeylerde. Neden tiksiniyor olabilirim düşünüyorum kişisel temizlik ile doğrudan alakalı çünkü. Tüm kir ve pislik ellerimizde. El temizliğine ayrıca dikkat ediyorum. Bundan hoşlanmamami yadirgaman asıl garip olan. Belki benim midem daha hassas olamaz mı ?

@cabiday

olamaz desem sorun yok mu ? :D

ya olur tabii ki. tırnak herkeste çıkan, herkeste uzayan bir şey, saçlarımız daha kirli muhtemelen. ben hala anlayamıyorum.

@kurnaz

haklısın, dışarıda yenen yemekleri düşünmeye kalkınca da neler neler gelir aklına, bazen düşünmemek en iyisi bu konuları :P sadece bir olay geldi aklıma, o yüzden sordum.

çok heyecanlandım, tam benlik bir konu.
üç gün susmadan konuşabilirim bununla ilgili.
zira dünyada en iğrendiğim sayılı şeyden biridir.
çok öyle her önüne gelen şeyden de iğrenen biri değilimdir.

sevdiğim adamın kusmuğunu temizler, ayaklarını yıkarım, ama işte tırnak.
tırnak.
tırnak yani.
tırnağıyla ilgili bir şey yapıyorsam, çok aşığımdır kesin.


bununla ilgili bir anım var, hemen anlatayım.

ben lisedeyken misafir öğrenci olarak evimizde bir hafta kalmak üzere Avusturyalı bir kızcağız gelmişti.
adı da michaela'ydı, biz kısaca michi diyorduk.
geldiği gün, "ayyy daha daha nasılsın, michi?" temalı sohbetimizi ederken, ben odamdaki berjere oturdum, o da yatağımın ayak ucuna doğru konumlandırdı kendini.
tam sohbetin ortasındayken çantasına uzandı, bir şey çıkardı.
çıtçıtlı tırnak makası!

anlam veremedim o an, herhalde aceleyle attı çantasına, yerleştirecek falan diye düşündüm.
derken, elinde makas, sakin sakin bacaklarından birini kıvırmak suretiyle, bir ayağını yatağa koydu.
"yok canım, daha neler?" diye düşündüm.
bir yandan da sohbet sürüyor, ama ben bağlamdan koptum biraz tabii.

kız başladı çıtırt çıtırt tırnaklarını kesmeye.
o an ne dediğimi ya da ne yaptığımı hatırlamıyorum, öylece kaldım.
kız o kadar rahat ki, kaldığımı bile anlamadı.
yüzüme baktı böyle, "bir şey diyordun?" der gibi.
misafirdir dedim, Avusturyalıdır dedim, kültür farkıdır dedim.
ama yok.

hâlâ michi deyince aklıma bu sahne gelir.
kızı sırf bu yüzden sevemedim resmen.
gerçi gülle takımından çıkmış gibi biraz tuhaf bir tipti, ama yani yine de sevebilirdim.
sevemedim.
olmadı.
kıza her baktığımda o an canlandı gözümün önünde.

şimdi hatırlayınca yine fena oldum.

allah aşkına yapmayın.
tırnağa anlam yükleyelim, çünkü ben kaldıramıyorum böyle şeyleri.
lütfen.
yani tırnak tek başına değil belki, ama tırnak kesme eylemi...
öf.

aa ben de biraz önce erkek arkadaşımla evde otururken sehpanın üzerinde el tırnaklarımı kestim. bana normal geldi ama çok mu ayıp ettim acaba hay allah. soracağım :)

cok rahatsız edici bi goruntu. bırak kesmesini bu soruyu dusunmek bile rahatsız ediyor beni. kisisel temizlik bu. birinin yanında kesmem kesende irenctir benim gözümde. eksi. insanları itici yapan davranıslar.

Kişisel bakımdır, ulu orta yapılmaz.

işini yapıyorsa niye insanların ekmeğiyle oynuyorsunuz ki? işini yapmıyorsa da performans yetersizliğinden yollarsınız.

arkadaşlar kendilerince haklı fesih sebebi arıyorlar anlaşılan.

kolay değil öncelikle bu haklı fesih işi. önce savunmasını alın, cevabının geçersiz bir mazeret olduğunu düşünüyorsanız önce yazılı ihtar verirsiniz. biraz beklersiniz, hala devam ediyorsa bir yazılı ihtar daha. ikincisine "daha önce yazılı ihtar almış olmanıza rağmen" yazılabilir mesela. 3 ihtardan sonra bir de ücret kesme uygularsınız örneğin.
bunlar önemli çünkü işin sonu mahkemeye gider, mahkeme için elinizde "biz defalarca uyardık ama devam etti, uyumasıyla işgücü kaybı yaşadık" savunmasında elinizi güçlendirir. iyi niyet önemli biraz, mahkeme sırf uyuduğu için çıkardığınıza ikna olmalı. işten çıkartmak için bahane aradığınızı düşünürse işçiyi haklı bulur, ki genelde bizim işverenlerimiz bu mantıkta yaklaştığı için iş mahkemeleri büyük oranda işçi lehinde karar veriyor.

uyuduğunu kanıtlamanız lazım, kamera kaydı varsa faydalı olur. aynı şekilde, lehinize ifade verecek tanıklarınız varsa o da işe yarar. işçinin de tanık gösterme hakkı var yalnız, uyumadığına tanıklık edecek birileri var mı ona dikkat edebilirsiniz.

bunların hepsi şahsi yorumlarım tabii, bu konuda profesyonel bir avukatta danışmanız daha iyi olur.

bi de tabii; ben bunları sizin açınızdan bakarak yazdım. aldığı ilaçlar uyku yapıyorsa bunu mahkemede kanıtlaması zor olmaz, bi prospektüse bakar. niye tedavi olmuyorsun deme hakkınız yok bu arada, onu da söylemek lazım. kötü niyet dedim ya, mahkemenin sizin lehinizde karar vermesi için çalışanın kötü niyetli olduğuna kanaat getirmesi gerekecektir; bu da biraz zor açıkçası, sağlam bir avukat gerektirir.

tazminat verip göndermek işin basit çözümü, mali yükü size nasıl etki eder bilemem tabii. karşı tarafın dava açmayacağını düşünüyorsanız tamamen haklıymış gibi davranıp buna işçiyi de inandırabilirsiniz. baskı yapıp sindirmeye çalışmanızı tavsiye etmem, haklı olsanız bile haksız duruma düşersiniz. genel olarak işveren ahlakına da sığmaz zaten. onun yaptığı çok mu ahlaklı diyecek olursanız; sizin bu durumda çocukla çocuk olmaması gereken büyük konumunda olduğunuzu söyleyebiliriz.

bence nazikçe değil, sert bir şekilde uyarın. bu mevzunun işine mal olabileceğini anlatın.
kendi kendine düzelecektir

iep yani işbaşı eğitim programında günlük 54 lira alırsınız ve sigortanız yatmaz. sadece sağlık sigortası kapsamında yararlanırsınız. günün birinde ben burada çalıştım sigortam nerede demeyin sakın.

benim tek seansta bitmişti. ama genelde iki seans oluyor sanırım. ilk seansta sinirleri öldürüp geçici dolgu, ikinci seansta kalıcı dolgu.

doktor ne diyor?
duyuruda bi dişçi var da nick versem mi bilemedim /:

@ o değil :)

@ aha geldi.

@elorolia
doktor haftaya gel dedi ağzımı temizlerken soramadım, çıktım gittim.
duyuruda iki tane diş doktoru var:) ben istersen diğerinin nickini vereyim sana. sadece nefer değil:D

daha once herhalde sinirler olmedigi icin bir kere ya da iki kere geri gönderdi sizi. universitede mi yaptiriyorsun bilmiyorum ama unilerde boyle oluyor. iyilesmesini bekliyorlar gayet de iyi oluyor. 15 yila yakindir agzimda kanal var hangi dis hekimi görse kim yapti diyor bunu.

geldim:)

şimdi şöyle yeni endodonti prosedürleri der ki her ne olursa olsun kanal tedavisi ideal olarak tek seansta bitmelidir. belki üst yapısı yani dolgusu veya kaplaması ile birlikte iki seans sürebilir. dişinizde başlangıç seansında çok büyük enfeksiyonlar yoksa bence gereksiz uzamış. çok normal değil.

radyografi görmedim, muayene etmedim, farazi konuşuyorum. ideali böyle.

ozellikle arka azılarda kanal sayısı arttığı icin (4kanalli bile var) 1den fazla doktoru görmek durumunda kalinabiliyor. Geçiciyi yerleştirdikten sonra diğer seansa kadar agri olup olmadığı önemli, hekiminiz ona göre tedaviye sekil veriyor olabilir. Umarım diş cekime gitmez

Kanal tedavisi tek seansta bitecek diye bir şart yok, dişin ve kanlların durumuna göre değişebilir seans sayısı, tek seans da olabilir 6seansa kadar gördüm yapan endodonti profesörümüzdü ve bu alanda saygındd kendisi. O yüzden hekiminize güvenin.

dumper wps açığını kullanıyor diye biliyorum. modem arayüzüne girip wps ile ilgili şeyleri değiştirin.

duyuruya dokunma. mesaj attım, gelir duyuruyu okur sana özel mesajla ulaşır ya da mail atar.

Mesaj attım. Sorunuzu ve mail adresinizi verdim.

benim bi tanıdık yararlandı o işten. türkiye'den yapma ingiltereden yap demişti, türk firmalar para tuzağı diye. kendisi turist vizesiyle gidip kaldı orada.

önce iş, sonra halin olmaz

22 de gelince işimi yaparım diyosan önce spora git.

zaten 21 de çıkıp gitmezsin herhalde spora?

sigara da bu konuyla çok alakasız hatta ne alaka diyebilirsiniz ama çalışırken sigarayı, iş sonuna saklardım. sanki alacağım zevki daha da fazla arttıracakmış gibi. sigara içerken birisi gelip de tüm zevki iç edecekmiş diye çekinirdim.

burada sen de işi öne alıp, spordan alacağın zevki arttırabilirsin. ( zevk için spor yapmak, değişik bir durum uvvv). spordan sonra o yorgunlukla ( ne kadar yorgun olacağın da muamma ama olsun) çalışamayacağını düşünüp öne işi al derim.

kafan rahat olmayınca spor da zevk vermez önce iş diyorum.

edebiyatta yok muyuz? şiir, roman alanında falan?

Cunku paramiz yok Anadolu insani sanat dusunemiyor. Heykel ve resim zaten gunah. Edebiyatta da buyuk sansur var. Yeni bir olay da degil bu.

moda ve insan sureti yapmak, heykelcilik vs. dinen hoş görülmeyen kavram ve uygulamalardır. dinen giyimde kapanma (tesettür) esastır. bunun disinda bir giyim sekil ve tarzina izin yoktur. dinen insan her zaman baska din ve inanislardan farkli giyinmek zorundadir. saç, sakal trasi da onlardan farkli olmak zorunda. biz baslatmis sayilmasakta onlara göre dogu/ortadogu tarzıni/yasami oryantalizm olarak adlandiriliyor. yine de bunun yaninda cesitli süsleme, tezhip, hat ve mimari konularinda müslüman sanatcilarin ayri bir yeri vardir.

Allah belamızı vermiş çünkü lanet bir coğrafyanın ürünü olarak doğduk neyse cok doluyum burayı gördüm yazayım dedim saygılar

Cumhuriyet tarihi mimarisinde Wikipedia sayfasında bazı akımlar var, birinci ulusal mimarlık akımı falan gibi. Bunlar biraz yenilikçi olmakla beraber Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden etkilenmiş. 50'lerden sonra liberal politikalarla beraber gelen yozlaşma, şehirlerin görünüşünü de zevksizleştirmiş. Orantısız iç göçler, plansız yerleşim derken iğrenç iğrenç şehirler oluşmuş. Yoksa belli tarzlar üretilmiş zamanında.

Tamamen yok diyemeyiz. Çini ve ebru sanatı var görsel olarak. Kökenleri çok eskiye dayanıyor. Mimar Sinan'ın da kendine göre bir tarzı vardı. Divan edebiyatı da başarılı bir sanat. İtalya'yla kim karşılaştırılsa zaten geride kalır. Bu topraklardaki insanların böyle şeyler düşünmek için pek fırsatları olmadı. Bir ülkede ekonomik anlamda refah varsa insanlar sanat düşünebilir. Antik Yunanistan ekonomik olarak gelişmişti. Deniz ticareti vardı. Bolluk olunca kafalar çalışıyor tabii.

osmanlı'da resim sanatına dönem dönem bazı padişahlar sıcak baktı. son dönemde ise Paris'e gidip eğitim alan sanatçılar oldu.
mesela 1933'te D Grubu kuruldu. ondan önce de osmanlı ressamlar cemiyeti falan vardı.

Ama plastik sanatlarda ilk zamanlardan beri batı örnek alındığı için kendine has bir dil oluşturulamadı. bu sonucun birçok sebebi var elbette.

Osmanlı dan günümüze sanat vs gibi aratıp kaynaklara ulaşabilirsin.

Çünkü bizde sanata destek verilmiyor.

Hem, sanat para yiyen bir alan. Para da kazandırmıyor zaten. Niye boşuna paramız gitsin?

!!!

mailin görselini bir görse miydik?

aksam koyarim gorseli. evdeki laptop cunku. ama page can not be found diyor. troubleshoot deyince 442 mi ne, oyle bir hatadan bahsediyor.

farklı tarayıcı yükleyip oradan tekrar dene, en azından sorunun tarayıcı kaynaklı olup olmadığını doğrulamış olursun.

linki kopyalayıp tarayıcının adres çubuğuna elle yapıştır.

explorerda da ayni sey oluyor.
linki kopyalayinca aciyor da her defasinda elle yapistirmam gerek o zaman. ben normale donsun istiyorum.

ayrica captcha'lari da gostermiyor. hani guvenlik icin sifreden once sorulur ya asagidaki resimde tabela iceren gorselleri isaretleyin gibi. onlari gostermiyor.

chrome için, eklentileri iptal ettikten sonra tarayıcıyı kapatıp açarak denemeyi önermişler.

extensions kismindan uzantilari iptal edince de bir sey degismedi.

birc vergi dairesine intikal etti mi? gib.gov.tr den odenebiliyordu borçlar eger vergi dairesindeyse borç. yoksa ds ziraatten odenebiliyor olsa gerek.

mantikli olmak gerekirse her dersu her alışında odemen gerekir.

Küp daha pratik ya. Ama misafirlere genelde toz koyuyorlar. Bana öyle denk geldi ya da.

biz toz şeker kullanıyoruz. misafire küp şeker veriyoruz.

çünkü küp daha pahalı :)

sağlık açısından ise: esmer > toz > küp

Toz

Sanirim eskiden kup seker pahaliydi, bu nedenle toz seker kullaniyorduk (tamamen salliyor olabilirim). Bizim evde de toz seker kullanilirdi, kup seker misafire ikram edilirdi. Oradan kalma aliskanlik oldugundan bizimkiler halen toz seker kullaniyorlar sanirim, son yillarda pek dikkat etmedim.

toz

toz şeker kullanıyoruz ama küp şeker de var duruma göre misafirlere küp şeker verdiğimiz oluyor bazen biz de kullanıyoruz.

Misafire toz şeker şöyle sakıncalı, mesela şekeri koydun, şekerden bi kaşık attı çayı karıştırdı, kaşığıyla bi kaşık içti kenara koydu. Sonra bi çay daha getirdin hop o kaşığı tekrar şekere soktu, noldu böylece onun ağzına giren kaşık herkesin ağzına girmiş gibi oldu lol. Ev ahalisi için de geçerli tabii bu, bence küp şeker daha hijyenik.

eskilerin kafa yapısı; küp şeker daha elit, toz şeker fakir işi düşüncesi. annem de öyle bize toz şeker misafire küp şeker. ayrıca genelde 1 küp şeker 1 çay bardağı çaya fazla geliyor bana toz şeker mis istediğin kadar ayarla hem artık kaşıkla atan falan da kalmadı herkesin evinde şu devirerek dökmeli aletten var. toz daha mantıklı her türlü üstelik küp şekeri küp halinde tutmak için ne kullandıklarını biliyor muyuz(aslında biliyoruz da hatırlayamadım, kötü bir şeydi)? bi torku doğal ürünler kullanıyoruz diye reklam yapmıştı ilk.

Ekaterina, sekerligin içinde ayrı kaşık var canım. Hiç öyle kendi kaşığıni daldıran görmedim.

Toz şeker alınırken dökülüyor annem ondan misafire küp şeker verir kimse dökmesin diye :d kendimize de toz şeker çıkarıyor bir çaya bir küp şeker fazla geldiği için.

Ben trde hep kup seker gordum ama yurtdisinda hic kup seker gormedim.

Isvicreliydin sanirim, ailen de oradaysa/orada yasadiysa ondandir o.

misafire küp şeker. neden? çünkü toz şeker kullanırken, şeker kaşığını şeker tabağına sokuyor ve ailecek sinirden kuduruyoruz. çocuk olsa gam yemem de koca koca adamlar, şeker kaşığını çay bardağına sokunca sinirleniyorum.

Valla 2 misafirin önünde bir şekerlik varken kaşık diğerinin elinde olunca olabiliyo böyle şeyler ben güvenmiyorum misafire xD

Evde toz şeker kullanırız. İşyerinde sadece küp kullanılıyor ve ben küp şekerin çayda yaptığı köpükten nefret ediyorum.
Benim de işyerinde cay icmeme nedenim bu.

biz şeker kullanmıyoruz da ikisi de var. duruma göre toz veya küp şeker veriliyor. misafirin samimiyetine göre. toz şekeri de şu çevirip dökülen zımbırtıya koyduk, böylece eliyle ayağıyla girmiyor kimse şekere

ikisi de var. misafir gelince çayına atması için küp şeker bulunduruyorum. pasta kek yapmadığım için aylardır toz şeker kullanılmıyor. hatta indirimdeyken lazım olur aldığım bi paket açılmamış haliyle duruyor.

hocam artık yabancılardan gelen mesajlar bile direkt görünüyor. ayarları falan varsa bilmem ama hiç ayar değiştirmedim birkaç aydır fakat arkadaş listemde olmayanların mesajlarını da direkt görebiliyorum.

Messenger kullaniyosan bildirimi geliyor artik. Mesaj istegi var gibi bişey yazıyor. Eskiden bu yoktu ama.

Disaridan bi yerden kablolu ve kablosuz driver indirip flashla laptopa atip deneyebilirsiniz. Ilk aklima driverlarin ucmus olabilecegi geldi. Fiziksel veya sanal bir degisiklik oldu mu 2 gun once.

aygıt yöneticisinden baktığımda driverlarda bir sorun gözükmüyor. 1 haftadır kullanmıyordum bilgisayarı 2 gün önce açtığımda bu durum başladı. netten maç izlemiştim geçen hafta. oradaki açılır reklamlardan bir şey bulaşmış olabilir yada flash diskimden bulaşmış olabilir diye düşünüyorum. ekran görüntüsü eklemesi yaptım bu arada.

bakmışsınızdır diye tahmin ediyorum burada birisi de aynı şeyden muzdarip olmuş ama çözülmüş?

www.technopat.net

@blue eyes white dragon
malesef orada yazılanları da denedim fakat sorun çözülmedi.

Var. Ortalamanın zerre kadar bir önemi yok.

doktorayı bitirdikten sonra lobi ve siyasal ilişkilere bakıyor. en azından devlet üniversitelerinde öyle.

Ortalamanın pek bir önemi yok. Bir bölümde kaç kişi doktora yapıyor ki zaten? Üç tane beş tane insan var. Ortalamaya niye baksınlar? Doktora yeterlik sınavı önemli yüksek lisanstan sonra. Yüksek lisanstan en başarısız öğrenciler bile 3.00 ortalamayla mezun oluyor. Yüksek lisans ortalaması 3.50, 3.90 olan çok insan var. Bunlardan bazıları makine mühendisliği bölümüne 2.50 altı ortalamayla girmiş. Ortalama çok önemli olsa önce bu adamları almazlardı.

Doçentten önce yardımcı doçent olunuyor. Yüksek lisans yaparken araştırma görevlisi olabilirsen ilerleme şansın var. Yoksa kadro olayı sıkıntı yaratıyor.

akp'ye üye ol en başta.

ortalamanı 3.5 üstü yaparsan y.lisans yapmadan da doktora yapabilirsin. tabi bunun için sana 1 sene bilimel hazırlık okutabilirler. ama olsun yine de hem y.lisans tezinden kurtulursun hem de 1 seneden. yürüyebilirsen oradan yürü.

Doçentlik kriterleri değişti. Ders verme yüksek lisans tezi danışmanlığı gibi maddeler eklendi. Bazı özel durumlar hariç.

Ben de anlamiyorum. Cocuk istiyorsan evlat edin. Ama beynimize hurafeler yerlestirilmis:

1. Kendi cocugun olsun, evlat edinme.

2. Organ bagisinda bulunma.

3. Insanlarin cinsel yasamina karis, yatak odalarina gir. Escinsellere karsi cik.

4. Escinsellerle sinirlandirma kendini. Kadinlara da bulas. Tecavuz et, evlen. Istemezse tasla ve oldur.

5. Kadinlar da yetmez. 6 yasindaki cocuklarla evlen.

6. Yalnizca tuket. Uretme. Ne kadar zenginsen o kadar guclusun. Fakirlere yardim etme onlari ele gecir.

7. Dis gorunusu sana benzemiyorsa oldur onlari ortada yalnizca beyazlar kalana kadar.

8. Komsu milletleri sevme. Her Yunan, Ermeni, Kurt, Arap, Yahudi, Hristiyan, Alevi kotudur. Sadece sen iyisin.

9. Senin gibi dusunmeyen kotudur. Veganlar, vejetaryenler sen nasil yemek yiyorsan oyle yemeliler cunku dunyanin merkezinde sen varsin. Kim kiminle sevisebilir buna karisabildigin gibi kimin ne yedigine hatta ne yemedigine de karisabilirsin.

10. Hayvanlar senin icin yaratilmis/evrimlesmis/dogmus. Onlara istedigin gibi mudahale edebilirsin. Deri ceket seviyorsan hayvanin derisinin canli canli yuzulmesi onemli degil onemli olan senin dis gorunusun.

11. Senin cocugun diger cocuklardan daha ustun olmali.

Bunun gibi milyonlarca madde var. Ve bunlarin hepsi bir butun! Hepsinin ustesinden gelmen gerekiyor! Sana dogru olarak gosterilen her seyi sorgulaman gerekiyor.

Katılıyorum.
Bir dönem araştırmıştım (şimdi için değil de ilerisi için düşündüğüm bir şeydir hep)
Evlat edinme şartları fazla geliyor bana.
Tabii ki belli şartları olmalı her önüne gelen evlat edinmemeli ne insanlar var hayatta ama benim için fazla zorlayıcı detaylar.
Ben mesela çoğu zaman düşünmüyorum ama arada bi istek gelir bi çocuğum olsa diye sonra detayları düşünüp vazgeçiyorum.
Evlat edinme kısmı diğer kısımdan çok daha detaycı.
Evlenmeden evlat edinilebilse mesela bir çocuğu okutabilecek maddi duruma geldiğimde çok isterim.
Ama dediğim gibi şartları pek bana uygun değil.
Bu konuyla ilgili kurduğunuz mantıkta da sonuna kadar haklısınız.

İnsanların genel olarak başka çocuklara karşı aidiyet duygusu hissetmediğini düşünüyorum. Bence en önemli nedeni bu. Evrimsel sürecin bir parçası.

çünkü çocuk sevmiyorum. bir çocuğu sevebilmem için hamile kalıp o hormonlarımın çalışması lazımdı. ona bağlanmam lazımdı. o yüzden evlatlık edinmem.

Ben dogururum, catisma bolgesinde yasayan dogurmasin o halde?
Bu mantikla bakinca onlarin yaptigi yanlis, benimki degil.

Ayrica bana da aidiyet hissiyle alakali olarak geliyor. Baska hicbir cocuga sempati hissetmiyorum, kendimin olursa eger anca ona olur gibi geliyor. Babam mesela her cocugu/bebegi gozunden kalpler fiskirarak severken (bakarken bile sevgi akiyo adamin gozlerinden) ben "pff bebek var/cocuk var" kafasindayim. Bir de sevdigin insanla, asik oldugun kisiyle bir nevi dunyaya iz birakma cabasi gibi de goruyorum.

Ama evlat edinmeye karsi degilim, gun gelir belki evlat edinmeyi secerim falan filan.

ulen sevdiğim kadının gözleriyle bana alttan alttan bakmayacaksa neyleyim ben öyle kız cocugunu???

sen ya da siz neden doğmak zorunda olduysanız o yüzden. genelde böyle diyince de bana sormadılar, bana sorrsaydılar doğmak istemezdim diyeceğinizi de biliyorum ama artık çok klişe oldu o.

ne kadar ruhsuz insanlar var yahu. doğurmaktansa evlat edin diyor. dünyaya bir insan getirip onu dünyaya kazandırmaya çalışmaktan habersiz. yanlış anlaşılmasın bütün görüşlere saygım var ama bu tip beyanlar bence o güzel hislerin yaşanmamasıyla alakalı

(bkz: antinatalism)

birincisi her koşulda evlat edinilemiyor diye biliyorum. tarafların çocuk yapamıyor olması gerekiyor mu neymiş. öyle duydum.

ikincisi evlat edinmek mantıken güzel bir olgu olsa da biyolojik olarak bazı insansal ihtiyaçlarımızı karşılar mı soru işareti. antropoloji başkasının çocuğuna bakmayı dna aktarımı olmadığından vakit kaybı olarak görüyor. bilimsel olarak bu bir gerçeklik. bu nedenle bu biraz "kız bulamıyorsanız birbirinizle ilişkiye girin" demek gibi bir şey. bazı insanlar bu fikre yabancı ve onları bu nedenle yadırgayamayız.

üçüncü ve son olaraksa gelip burada niye doğuruyorsunuz demek yerine bu çocuklar niye aç ve açıkta, ya da onların anaları niye doğuruyor diye sormak daha yerinde olacaktır.

evrimsel bir gerçek var, kendi çocuğu insana farklı gelir. olmasaydı kimse çocuk yapmazdı.

bakamayacak olan 5 tane yapıyor, ben bakacakken neden 1 tane doğuramıyorum? onlar doğurmasın bakamıyorlarsa? kendi kanımla başkasının bilmediğim çocuğu benim için aynı değil.

@blue eyes white dragon, yok yahu sorsalardı doğmak isterdim neden istemeyim?

üreme içgüdüsü güçlü bir şey çünkü. insan gen aktarmak ister, yavrusu üzerinden kendini gerçekleştirmek ister, hayatta kalma isteğinin ve ölümlülük gerçeğinin bir arada bulunduğu bir ortama istem-dışı sağlanmış bir adaptasyonun sonucu.

biliyorum bir sürü din, ideoloji vs. var insanı üstün ve olağanüstü bir yaratık olarak göstermeye çalışan ama kabul etsek de etmesek de çok basit ve temel bir gerçek de var:

insan da doğada yaşayan bir hayvandır.

Kendi yaptığın şeyle hazır yapılmış olan arasında çok büyük bir fark var. Yapıyorsun ve senin oluyor. Hem yapmanın hem sahip olmanın zevki var. Çoğu insanın bir şeyler yapmak ve sahip olmak anlamında yoksulluğa mahkum olduğu düşünülürse çocuk yapmak değerini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir olay.

ben bir şey göremedim. eğer renkten dolayı bir fiyat farkı olmuyorsa.

Vatan birkaç güne aynı fiyata çekip şu kadar indirim yaptık der. Onun provası.

vatan bilgisayarın klasik saçma sapan fiyatları işte. her zaman müşteri öpme odaklılar sağolsunlar.

eskitme peynir dediğiniz küflü peynir mi? çeçil ya da tel peynir diye bildiğimiz peynir mi?

hetq.am

örnek olarak şu mu?

sabit sıcaklık ve nem oranını sağlamak ev şartlarında zor. mesela konya'da bu iş için mağaraları kullanıyorlarmış. bahsettiğiniz türde bir bloga denk gelirseniz buraya da yazın lütfen.

@blue eyes white dragon Hiç fark etmez. Mesela Kars'ta gravyer ve eski kaşar yapılıyor, ya da Konya'da küflü peynir. Bu peynirlerin taze hali örneğin Türkiye'deki sıradan bir keçi peynirinden farklı mıdır? Eskitilmeye veya küflendirmeye yönelik özel bir şekilde mi hazırlanıyor öncesinde? Bunu sormuştum.

Mesela parmesan ya da chaddar eskitilmeden de yenebilen peynirlerken eskitildiklerinde mi yaşıyorlar bu değişimi? Yoksa eskitilmeden yenemeyecek bir durumdalar mı?

bu işin ehli anneme sorunca, buralarda olmaz dedi. marmara bölgesinden bahsediyorum. zgrydn ın dediği gibi düşük sıcaklık olmalı, uygun nem olmalı.

görseldeki peyniri ürettiğimiz için söyleyeyim, tazesiyle küflüsü arasındaki tek fark, eskitilmiş ya da küflendirilmiş olmasıdır. bizim oralarda kimileri görselde gördüğünüz gibi çuvala koyar ve üzerine sağlam boyutlarda taş koyar ve toprağa gömer. kimisi ise tahtadan şeylerin içine koyup üzerine taşı yığar. annemin demesine göre çuval olanlar daha kuru oluyormuş. çünkü taş daha iyi ezdiğinden.

diğer bahsettiğiniz peynirler konusunda bilgim yok hocam.

Eskitmenin iki amacı var. Yani benim bildiğim amaçları iki tane.
Birincisi bulaşma sonucu sütte kolayca üreyebilecek patojenlerin ölmesi. Patojenler birkaç aylık dinlendirmelerde besin bulamadığından peynirin içinde sayıca azalıyor, uzun vadede peynir mayasındaki yararlı bakterilerle rekabet edemiyor. Saf kültürle yapılmış hijyenik üretim peynirlerde eskitmeye gerek duyulmuyor.
Eskitmenin ikinci sebebi, aromatik, lezzet veren son ürünlerin peynir hammaddesinden üretiminin zaman gerektirmesi. Bazı bakteriler uzun vadede besin kıtlığında normalde kullanmayı tercih etmedikleri besinleri tercih ediyorlar, fermantasyonla tabii. Son ürün peynirde oluklu yapıyı oluşturan gazlar ve lezzet veren aromalar oluyor.
Eskitilecek peynirin mayası ve mayalanma usulü eskitilmesini sağlar.
Bütün bunların peynir çeşidine göre sıcaklıklarda vs yapılması da işin diğer kısmı.

İçin rahat edecekse camii hocasına göster.

imam +1

burada arapça bilenler var ama belki çevirebilirler. çevirseler de arapça bilmekle kültürdeki bu tarz şeyleri bilmek farklı.

tablo içindekiler rakam valla. internette arapça rakamları bulursan çevirirsin.

Havas gibi birşeye benzemiyor, muhtemelen bir hesap tablosu.

Tablo içindekiler ve tablo üstündeki iki satır rakamlardan oluşuyor çarpma işlemi filan var. En üstteki ilk kelime "celb" yanlış görmüyorsam, yani muska olduğunu sanmıyorum :/

muska olduğuna eminim diğer tarafında geçecekleri yere koyun gibisinden bir ibare var.

hesap kitap olsa gizli gizli bi yere koymazlardı gibime geliyor

türkçe yazdıysa iptal o büyü. gidiş yolu doğru ama sonuç yanlış gibi düşünün. tutmaz o büyü.

ca ceyli cala cula cambur leyli cap cup yazıyor. dolunay çıktığı zaman 40 hocanın 40'ından 40.'sının gizli kabrini bulup yanına gömmeniz gerekiyor. yoksa üç harfli bir kurt adam musallat olacak size.

not: bu arada hassasiyetle büyü bozulur. bozdurmak isteyenler bana özel mesajla ulaşabilir.

Çöpe atmayın cami hocasina gösterin öyleyse ya toprağa gomdurur ya suya attirir.

4 elde bitmiş okey yazbozu abicim bu ya, ne muskası...

Her yılın 9. Ayının 9. Gününün 9. Saatinin 9. Dakikası ile 11. Saatinin 19. Dakikası arasında dikkatli olun.

bi medrese öğrencisi önermeler konusunu not almış, sınavda bi' boka yaramadı bari şaklabanlık yapayım demiş olay bu

"Nasıl olsa açıp bakmazlar, baksalar da anlamazlar" diyerer arapça random şeyler yazıp muska diye kakalamış olabilir yapan kişi. Çok şeyse hocaya göster.

arkadaslar boyle seylere hurafe deniliyor. bunlarin gercek olduguna inaniyorsaniz, lutfen 50 yildir bu tur iddialari ispatlayana 1milyon dolar verecek olan su adama basvurun ve milyon dolari kapin:



(bkz: james randi paranormal challenge)

ve evet, 50 yildir kimse alamadi bunu.

forever leyla

Hişt hişt

gemi

aşk bitti

ebruli
düşler sokağı
gemi
yan kalbim yan
aykız
martı

Kadıköy
Hişt hişt
Siyah Gözler
Gemi
Şimdi Sevişme Vakti
Fincana Kahve Koydum
Eksik Bir Şey

Hepsi ayrı güzel, genel olarak ezginin günlüğünü seviyorum.

leyla!

gemi, zerdaliler

Teninle konuşmak
Şimdi sevişme vakti

Her biri ayrı güzel. Ama eksik bir şey bi tık daha güzel.

Yıldız Dağı
Bilinmeyen Ülke
Ayrılış
Mapushane Düşünceleri
Aykız
Al Beni Sevecenliğine
Hürriyete Doğru
Ayrılıkta Söylenmiş Bir Yaz Türküsü
Su Uyur
Gelen Benim
Gökte Uçan Hurma Kuşu
Dutağacı
Alagözlü Yar
Alagöz
Naçaram
Hükümsüzdür
Sardunya
Hezarfen
Roman Kızı
Martı
Küçük Hanımın Şarkısı
Bekle Beni
Vazgeçtim
Oyun
Ebruli
Fayton
Sesler ve Küller
Sevgi Duvarı
Kara Sevda
Yabancı
Memleket Türküsü
Uzun Dere Barı
Çamdan Sakız Akıyor
Sen Giderken

Alagözlü yar albümünün tamamı.

Gelmiyorsun
Akşam Şarkıları
Aykız


Hüsnü Arkan'ın solo albümüyle ezginin günlüğü baya iç içe geçmiş bu sorununu altında. şöyle bir tespitim var bu konu hakkında: solo albümü beğenenler daha çok popüler müziğe yakın insanlar, ezginin günlüğü albümlerini beğenenler daha çok özgün müzik meraklıları.

Birde ezginin günlüğü'nün unutulmaz solisti Emin İgüstür.

lisans okuyacaksan öyle bir şey yok. zaten normal fiyatları 30-40 bin lira olan okullar, ikinci öğretim olursa ne olur hiç düşündün mü?

önlisans ve lisans programları için her şeyi yokatlas.yok.gov.tr adresinde bulabilirsin ama bildiğim kadarıyla özel üniversitelerde öyle bir olay yok.

Bilgi Üniversitesi'nde bazı önlisans programlarında var.

yok mu tanıdık hattı o kullansın? faturayı da öder inş.

evde faturasız hat kullanan anne ya da babaya vereceksin o kullanacak. evdeki faturasız hatta 3 ayda bir kontör yükleyecek ki hat kapanmasın tüm işlerini de senin telefondan görecekler. yani aramak isterse senin telefonu kullanacak, aranmak isterse kendi telefonu.

yanlış yönlendirme yapmayayım ama yurt dışına taşınma işlerinde ceza meza ödemezsiniz. dilerseniz bir avukat ile görüşün/tüketici hakları derneğine gidin, sorun.

elinizde olmayan nedenlerden dolayı yapılan değişiklerde her türlü iptal hakkınız olabiliyor. keza aynı şekilde belki kanunların "gittiğiniz yerde size hizmet veremeyecek olmasından dolayı" mealinde bir maddesini kullanarak iptal etme hakkınızda olabilir, sallıyorum ben ugandaya taşınıyorum, oraya ttnettimi götürmek istiyorum şeklinde başvuru yapabilirsiniz, onlar düşünsün :) şakası bir yana buna benzer şekilde iptal etme haklarınız var.

6502. sayılı kanunun 52.maddesi

bildiğim kadarıyla başkan yardımcısı. bu başkan yardımcısı seçilmiş değil atanmış bir insan. ayrıca önceki başkanın normal görev süresini de dolduracak.

anayasa madde 106. yapılması düşünülen değişiklik.

''Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde kırkbeş gün içinde Cumhurbaşkanı seçimi yapılır. Yenisi seçilene kadar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. Genel seçime bir yıl ve daha az kalmışsa Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimi de Cumhurbaşkanı seçimi ile birlikte yenilenir. Genel seçime bir yıldan fazla kalmışsa seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz. ''

Lütfen okuyun, hayır diyecekseniz de okuyun, evet diyecekseniz de. biz bunları entylerimizde yazdık;

(bkz: #67044008)
(bkz: #67044373)

diş çekimi diş çekimi var. dişçi var, dişçi var. bu gözler kısa sürede çeken de gördü, beceremeyip dişi tuz buz eden de gördü.

bu kadar korkuyorsan, iğne olduktan sonra tam olarak uyuşukluğu hissetmeden dişine dokundurtma. umarım kısa sürede, rahat bir diş çekimi yaşarsın.

diş hekimi değilim.

hacı bunu burada sormuştum da işte acı hissetmiyorsun 5 dakikalık iş falan demişlerdi.
acı hissetmeme kısmı ve normalde 5 dakika kısmı doğru.
benim şansıma dediğin gibi oldu, dişçi dişi çekti yarısı elinde kaldı kökü içeride kırıldı mı ne olduysa artık sdfdsdf. ağrı hissetmedim ama ter kan içinde stres oldum. biraz uzun sürdü ama acı hissetmedim yani fazla. gerginlik sadece noluyor lan diye.
çektikten sonra gargara falan tuzlu/karbonatlı su ile, 2-3 gün sonra ağrı falan kalmadı.

ben de çok korkuyordum, hala korkuyorum, stresli bir süreç ama böyle olma olasılığı da düşük zaten. olursa da zaten illa ki çözüm var. benim diş çok sorunluydu. sen bu olasılıktan bahsettiğin için yazayım dedim, yoksa dediğim gibi olma olasılığı ne ki.

Aci maci yok hacı. İğne oldugunu bile hissetmiyorsun artık zaten diş çekimi kısa süren bişi

gömülü ve yatay şekilde duran 20'lik dişimi çektirdim, çene cerrahı 20'lik dişi 4 parçaya ayırıp çekti. Dikiş falan da atıldı neredeyse bir şey hissetmedim diyebilirim. Ama biraz stresliydi koltuktan kalktığımda sırılsıklam terlemiştim. 30 dk sürmüştü bu arada.

benim çocukluğumdan beri dişçi fobim vardı.
gitmeden önce baya bir kendimi ikna telkin uğraşıp sinir stres yaşıyordum.
Bir dönem bir dolgum düştü dişin komple üst kısmıyla beraber.yüzeyde bir şey yok yani.sıçtık dedim.
baya bir zaman da gitmedim doktora.
mecbur kalınca zorla gittim.annem ben koltuğa otururken,işlemlerden önce fotomu çekmiş,alnımdaki damar 5 cm yukarıda resmen patlıcak stresten:D

kendinizi bir zorlayıp gidin,iğne ile zaten hiçbir şey hissetmiyorsunuz.ben sonrasında 20lik dişimi çektirdim,implant bile yapıldı.acı yok yani.
böyle kurtuldum fobimden.
üstüne gitmedikçe böyle korkuyla senelerce dişçiden kaçarsınız.

eren holdingin 200tl'lik ayakkabıya ihtiyaci mi var bir de ordan bak.orda çalışan garibana zarar gelmediyse sorun yok bence ver ayakkabiyi bir arkadasına.

konuyu neresinden anlıyorsun Allahaşkına?

kargolamak için ayıracak vaktim yok nedir ya? ara kargoyu gelsin alsın

aramam

ayakkabıyı senin geri yollamaman garip, eve veya işyerine kurye çağırabiliyorsun, karşı ödemeli gönderebilirsin.

ne yap? bir şey yapma ayakkabılar dursun bi köşede madem geri vermeye bu kadar meraklısın. bir gelen olursa verirsin gelmezse ilerde birine falan verirsin. durdukça sıkıntı mı veriyor anlam veremedim.

Ben neden göndereyim, bu benim hatamdan veya sorumsuzlugumdan kaynaklanan bir durum degil. Bunun için kılımı kıpırdatmayı dahi düşünmüyorum.

Musteri hizmetlerinde aramasaydin o zmn ne cins insanlar var

geri vermeye çok niyetlisiniz hemde kılınızı kıpırdatmak istemiyorsunuz.
kargoya verecek vakit yok duyuruya yazacak vakit var güzel çekişkiler.

cevaba gelince ; umurlarında olmaz ayakkabı sizde kalır ikisini de güle güle kullanın eskimez hem

Yahu siz nasıl bir mantıga sahipsiniz. Arkadaşlar ayakkabı bana 2 tane geldi ben üstüme düşen sorumlulugu yerine getirip, hata yaptıklarını ve 2 ayakkabı gönderdiklerini söyledim. Bundan sonra benim yükümlülüğümde olan bir şey göremiyorum? Sorumluluk tamamen karşı tarafın, harekete geçmesi gereken onlar. Ne demek aramasaydın? İki mantık arasında uçurum var, kaç yaşınızdasınız Allahaşkına

Beni anlayan biri çıkacak mı merak ediyorum

2 dakika kargoyu arayacaksin cok mu zor bu aga? Ya bu kadar kil nasil olunabiliyor anlamiyorum ya.

Ne yapayım demişsin
Cvp kargoyu ara evine veya işine gelip adresten teslim alsın olay bu kdr basit

yahu ne tuhaf insanlar var. kimse hata yapamaz mı balpolen kardeş? adamlar hata yapmış maalesef senin gibi birine iki çift ayakkabı yollamış. sanki kendi hiç hata yapmıyor gibi kılımı kıpırdatmam demiş valla hayret.
ya umarım bir hata yaparsın ve karşındaki bunu düzeltmek için kılını kıpırdatmaz. çok içten dua ediyorum ;)

bariz kıl birisin. adamlar bi hata yapmış, günde 3 kere kargonun önünden geçiyorsundur, hadi geçmiyorsun diyelim ara kargoyu ver gitsin. biri hata yapmış olabilir, bu hataya bir iyilik yapmak çok mu zor yahu. yani bu nasıl bir insana batar anlamış değilim. umsrım hayatımda sizşn gibi insanlarla karşılaşmam

sizi anlayacak kadar mesgul biri yok herhalde.

buraya yazacak kadar vaktiniz varken kargoyu arayacak vakti nasil bulamadiniz cok merak eettim.

Ben böyle bir hata yapsaydım, o kişinin gerekirse kapısına gider ayakkabıyı alır gelirdim, benim hatam ve üstüme düşen bu olurdu, karşı taraftan da bunu bekliyorum dolayısıyla.
Benim gibi insanlarla karşılaşmayarak siz kaybedersiniz assdhhfshdhfdf:)

Yapman gerekeni yaptıysan ve başka bir şey yapmayı düşünmüyorsan bu duyuruyu ne diye açtın? Ne kadar şanslı ve vicdanlı bir insan olduğunu göstermek için mi?

Sizlerin de fikirlerini merak ettim

Adamların deposu Gebze'deyse arabayla gelip alıp geri dönmeleri kaç tl tutar onu düşünmek lazım. E sonuçta koca holding deyip onların çatısı altındaki başka bir firmadan gelip almasını beklemek de profesyonelliğe aykırı olacağından mantıksız olacaktır. Bu durumda sizin göndermeniz dışındaki her seçenek adamlar için daha fazla zarar demek.

kimse yazmamış ben yazayım.

internetten firmanın adresini öğren ardından en yakınındaki kargoya git ve elindeki fazla ayakkabıyı iadeli gönder. konu da tatlı tatlı kapansın.

-Kargoya ver.
+Vermem
-Kargoyu ara gelsin alsın.
+Aramam
-Hayrına birine ver
+Kılımı kıpırdatmam

Bence turşusunu kurmalısın. Başımızın gözümüzün sadakası olsun demişler.

açılın ben anladım galiba.

müşteri hizmetlerini aradığınızda "oh çok dürüstsünüz teşekkür ederiz, ayakkabı sizde kalabilir önemli değil" cümlesi yerine "gel de bize kargola" dendiği için sinir olmuşsunuz. "ben kargolamam gelin alın" demişsiniz, firma da muhtemelen bizzat gelip almakla uğraşmayacağı için "hee hee" demiş üstünde durmamış. hala da en ufak bir "kalsın göndermeyin" iması yapmamış. yani aslında firma hem geri istiyor, hem almıyor, hem de vermiyor.

bir firmanın bizzat ürün getirip götürdüğü nerede görülmüş? bu işler kargoyla hallediliyor. gitmemek hakkınız, ama iade etmeye niyetiniz varsa kargoyu arayınca gelip alıyorlar. onu da yapmam illa gelsinler diyorsanız bekleyin. gelmiyorlarsa da onların bileceği iş. hem kılımı kıpırdatmam diyip, hem de bunu dert etmek anlamsız. kenarda bekletebilir, giyebilir veya bir ihtiyacı olana sevabına verebilirsiniz.

Ben başlığı niye açtığınızı kestiremedim. Kendi kendini yiyen karadelik gibisiniz

efsane bir başlık olmuş, gecem şenlendi

peki gelip kapıyı çalsalar ayakkabıyı almak için kapıyı da mı açmazsın?

ah, kapıyı tabi ki açarım, bu benim sorumluluğum:)

o zaman haklısın gelip alsınlar işleri ne.

Diyaloglar şuna dönmüş
1.bp.blogspot.com

Benzer bir durum başıma geldi. Sipatriş ettiğim ürünün farklı ve 40 50 lira gibi daha pahalı bir paketini gönderdiler. Bu durumu arayıp anlattım. Müşteri himzetlerindeki kişi bşraz bekleyin müdüre sorucam dedi. Beni yarım saat telefonda bekletip müdürümüz arta kalan parayı göndermenizi söyledi dedi. Dedim ki o oezevenk müdürüne söyle önce lütfedip bir teşekkür etsin. Sonra kapattım. Parayı da göndermedim ürünü de. Allah için ürünün fazla olan kısmınıda kullanmadan çöpe attım. Kimsenin tapınmasını beklemiyorum ama bu tip durumda insan biraz olsun nezaket bekler. Belki arkadaşın da durumu böyledir.

Adres ver ben geliyorum.

net haklısın. yani ben seni anladım. mesela şöyle bi durum olsa; kargoyu gönderen ekipteki adam direk seni arasa ve dese ki bu hatayı ben yaptım, geri kargolamanız dışında bi seçenek şu an yok ve kargolamazsanız benim şahsen götüme giricek işten atılcam vs. dese, bu o zaman şahsi bir durum olurdu. yani bir insan evladı senden bir iyilik istiyor. o zaman derdim ki vicdansız kargolasan eline mi yapışır derdim. ama şu an bunu yapmak zorunda değilsin.
şu yaşadığın durum o firmanın ürün teslim planlarındaki bir eksik. ve bu eksiği senin kapatman bekleniyor(!) neden? eminimki bu ilk defa başlarına gelmiyodur, ya da illaki gelecektir. bu case için bir plan belirlemelilerdi.
çok zor değil yani, olması gereken; o müşteri hizmetleri sana en yakın kargo şubesini arar, bir paket var onu alın getirin der, sen de kapını açar buyrun paket burda dersin. o kadar. adı üzerinde aq müşteri hizmetleri. ama şu an bu durumda baya baya müşteriden hizmet bekleniyor ?!??! askjdhaks :D

Eyvallah.

tutku ve cin'in benzerleri türk ürünü. süsse marka.

store.donanimhaber.com

Niye yapamasin? Adamlar biskuvi cikolata falan yapiyor, uzay bilimi gerekmiyor ki.

bazen ana firmaların yan ürünleri de oluyor. onlardan da alıyorlar bildiğim kadarıyla.

aynen bu roket bilimi değil. tr de ufak olmayan çok sayıda gıda üreticisi var, onlardan birine gidiyor, tık diye sipariş verebiliyor. bim için geçerli değil ama bazen hem orjinal ürünü, hem çakmasını aynı firma üretebiliyor :)

Adamların ayrı bölümü var, sadece ürün taklidi üzerine. Fabrikalara gidip benzerini yap diyorlar, çok zor iş değil.

Hepsi türkiyede yapılıyor..centro ve süsse bifa ve biskotta yapılıyor mesela biskotta ülker aslında hatta hepsi pladis neyse..casey de aynı şekilde bifa ve biskotta üretiliyor..buono şölen çikolata ve detay gıda da üretiliyor, krinkıl modern çik ve biskotta üretiliyor..yani anlıyacağınız, hemen hemen tüm ürünler karamandaki bisküvici ve çikolatacılarda, süt ürünlerinin çoğu konyadaki firmalar da, simbat kuruyemişler de gaziantep kursan gıda da üretiliyor..hemen hemen hepsi 2. Sınıf replika ürünler

Discounter tabir edilen marketlerin genel stratejisidir bu, sasirilacak bir sey.

Almanya'da aldi'ye, lidl'a gitsen de aynisi.

Mobilde editleyemiyorum:

"Sasirilacak bir sey degil"

Genel strateji. Paketi, logosu, ismi bile benzer olur.(yasal cercevede ne kadar benzetebilmesine izin varsa iste)

Halley demez de "kuyrukluyildiz" filan der.

peki bu ürünlerin içeriği orjinallerinkiyle aynımı ? yani daha çok katkı ve kimyasal madde zararlılık oranı vs. kalite

bu ürünlere reklam yapılmadığı için ekstra maliyet binmiyor. bir de boyutları biraz daha küçültüp ölçüleri ile oynayabilirler. o yüzden diğeri ne kadar zararlıysa bunlar da o kadar zararlı diye düşünüyorum.

Şu an gk gy basvurulari var alan 27 sinde başlıyor galiba. O zaman 3 oturuma girmen lazım puanların hepsinin hesaplanması icin

şu anlık gy gk başvuruları var ona başvuracaksın. daha sonra da diğer 3 oturuma girmeni tavsiye ediyoruz tabi ama son karar senin.

(emin degilim) makinanin altina bak .

@1adam altı açık zaten de sadece alttan takmam pek mümkün değil gibi geldi

arkasının açılmadığına emin misiniz? eminim açılıyordur ama siz bunu göremiyor olabilir misiniz?

@blue eyes bugün yedek parçacıya sorduğumda da eski vestellerin açılmadığını söyledi

@krem peynir heh tam olarak o şekilde birbirine geçmiş durumda.

@krem peynir perçinlenmiş gibi.

youtube da marka model disassembly diye arat muhtemelen biri makinayi bastan asagi sökmüş videosunu da koymuştur. ben icinin nasil acilacagiyla ilgili yonergelerini interentte bulamadigim ev esyasi gormedim.

@krem peynir vestel vms 1000

4

tam bilgi vermez ama işinize yarar.

www.mgm.gov.tr


bununla ilgili üniversiteden sağlam bir kaynağım vardı ama bulamıyorum. o dersi bilgisayar ortamına aktarmamışım.

sandık no ve sıra no bilmen yeterli + kimlik tabi.

Nüfus cüzdanı yeterli.

ysk sayfasından hangi okul hangi sandık olduğunu öğren, fotoğrafını çek yada ezberle işte her ne yapıyorsan yeterli.

oy kullanmaya giderken kimliğin yanında olsun tamamdır.

öncelikle ais.osym.gov.tr'den başvurunuzu yaptınız mı?

yaptım

mobil uygulamalardan da yatırılabiliyor. ziraat, iş bankası vs.

üniversite hazırlık döneminde serdar yayında dinlerdim akşamları. şakayı merakla beklerdim.

Arabada Joy çalıyor hep.

ara ara cenk erdem

modern sabahlar, genelde yoldayken.

Arabada Açık Radyo.

radyo a

arabadayken powerfm dinliyorum, sabah mustafa mı ne var akşam da bay j

en son 10 sene önce filan dinledim sanırım. hiç dinlemiyorum. podcast etc dinliyorum.

radyo artık araç dışında dinlenmiyor. radyolarda farkında zaten durumun.

Radyo tiyatrosu severim.
Bunun dışında çalışırken venice classical ve eksen dinlerim genelde. Arabada usb tercih ediyorum.

arabada radyo shema
öğlen vaazları güzel oluyor

Sabah ve akşam trafikte, çoğunlukla Power FM

Max fm dinliyorum, çalışırken ve yolda.

bbc 6 dinliyorum. canlı dinlediğim arada gideon coe var. onu gece evde boşsam arkada müzik olsun diye açıyorum. diğer takip ettiğim programlarıysa (jarvis cocker, iggy pop vs) indirip yolda dinliyorum. +bir de arada başka programlara ilgimi çeken bir konuk katılmışsa (mesela geçenlerde ian rankin vardı, 2 hafta önce ken loach falan) onu da banttan evde dinliyorum.

metropol fm. her Sabah ise giderken ve aksam isten donerken. yayincilarla akraba olmam yakindir.

radyonom cenk erdem. sanırım şarkıları da onlar seçiyor. çok iyi.

DAHA Önce gelir testi yaptırmamış mıydın? yaptırdıysan gerek yok ki.

Takma kafana çok bir şey olmaz. Bir önceki GSS borçlarıdaha yeni sıfırlandı.

az önce kaymakamlıktan geldim. gelir testi yine yaptırılıyor, özellikle işten çıktıktan sonraki aylarda işe girmediyseniz yeniden yaptırılması gerekiyor. ancak kaymakamlıkta belirttiklerine göre 1 nisan'dan itibaren yürürlüğe girecek yeni yasa ile SGK'ya başvurarak aylık 53 tl ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyorsunuz.

evi arabayı(hangi ev hangi araba bilmiyorum ama) satıp 1'e basıyorum.

Bence de 1.

Gelirler de 3-4 yakın; acil para lazım değilse 3 ile idare edilebilir. Bir de evrensellik daha da önemli; ülke fokur fokur, şurada 5-10 seneye Suriyeliler gibi oraya buraya kaçışmayacağımızın garantisi yok. O yüzden, 5. Hem huzurluymuşsun da, kariyeri de daha iyiymiş. Huzur kadar da önemlisi yok.

Huzur + Kariyer > Gelir diyerek ben de 1 diyorum.

Gelir ve lokasyon diyorusn yani.

Kariyer de gelecek yoksa hele de evrenselliği barındıran, sizi ileri taşıyacak bir şey yoksa e 1 tabii.

1

1 diyorum. huzur+kariyer+evrensellik gerisini düşünmeye gerek bile yok

call me tomorrow at bla bla bla.

ona göre belirt.

başına bi lütfen ekle bari

Could you please call me at 2 p.m. your local time?

Yani onların yerel saatinde aramalarını istiyorsun, sana göre 16:00 oluyor. Tabii eğer onların saati 2 saat gerideyse.

local time demek bir türlü aklıma gelmedi şu basit cümleyi bile kuramadım yarın telefonda ne halt yiyeceğimi merak ediyorum. hepinize çok teşekkür ederim.

My local time is GMT+3.
I would be happy to talk to you tomorrow at X p.m/a.m in your local time
veya
It would be great if you could call me tomorrow at x pm in your local time.

varsa uydunet yoksa superonline fiber yoksa turk.net(akk sınırı yüksek diyorlar) bunlar da yoksa ttnet.

ben superonline fiber kullanıyorum, bir sıkıntı yaşamadım şimdiye kadar.

superonline fiber kullanıyorum 2 yıldır. tavsiye ederim.

@want2die peki evdeki fiber internetin hızı ve adil kullanım kotası kaç

Uydunet en iyisi

uydunet

ben edirne'de uydunete lanet okuyorum. 1-2 ayda bir mutlaka bir problem çıkıyor. kocaeli ve istanbul'da superonline kullanan yakınlarımdan bir kez olsun sorun oldu lafını duymadım. istanbul'a dönünce superonline bağlatacağım.

superonline

uydunet her türlü.

bir de mayıs'ta akk aşamalı olarak kalkıyor haberin olsun. akk'ye pek takılmayacağız yani. tüm iss'ler için geçerli bu.

Hangi okulu ve hangi bölümünü istediğine göre değişir dersane konusu. İlk önce mart ayında ygs'ye, sonra haziranda lys-3 ve lys-4'e girmek gerekiyor sanırım sözel için. ygs büyük ölçüde evde hazırlanılabilecek bir sınav ama lys konularını bir gözden geçirsin internetten ya da bir kitaptan. Genel olarak sözel için dersaneye gitmek pek mantıklı değil bana kalırsa.

15 yıl önce mezun olmuş ve ders çalışma ile ilgili hiçbir şey yapmamış birinden bahsediyorsunuz. bu tabiki zor olacaktır ama sayısal olmayacak olması en azından iyi. 15 yıldır birisi sayısal bir şey görmese unutur. ben ki 2000lerin ortasında liseden mezun oldum ama birçok kimya, biyoloji şeyini asla aklımda tutamam.

Eğer okuma azmi varsa - ki görünen var- şimdiden youtube'da video izleyerek başlayabilir. Youtube'da bir sürü video var. Ders, ders gitmesini tavsiye ederim. Hiç zaman kaybetmeden, önceliği ygs'ye verecek. Öncelikle türkçe ile başlayacak, dersi bitirecek ders denemeleri çözecek ara ara. Sonra tarih çalışacak, soru bankası çözecek ardından tarih denemeleri çözecek. ygs'yi hızla bitirdikten sonra lys kısmına geçecek. en sonunda da eğer matematik yapabileccek durumu varsa matematik yapacak.

ilk işi; mümkünse kaliteli yayınevlerinden ( türkçe için fem simetri diyen de var, palme diyen de var) tarih için özet kitapları iş görür diyen de var, coğrafya için alınacak konu anlatımı ve soru bankası yanında ayrıca youtube'da ''yavuz tuna coğrafya'' diye bir kanal varmış onu öneren vardı. felsefe yine hakeza yotube'da videolar varmış iş görürmüş.

bence sözel bölümde ilk 15 bine oynamayan öğrencinin dershaneye gitmesi mantıklı değil. zaten ezber ve mantık ağırlıklı sınavlar. her gün istikrarlı bir şekilde çalışması gerekir bence. o kadar aradan sonra ders çalışmak çok zor gelebilir başlarda. yılmayıp devam ederse mutlaka başaracaktır. hayatın ona kattıklarını da sınav bilgilerine eklerse kim bilir çok güzel bir puan yapabilir. başarılar şimdiden..

ygs kitaplarını almak için şimdi tam zamanı. ygs geçtiği için şimdilerde yayınevleri ellerindeki kitapları bitirme peşindeler ve çok uygun indirimlerle kitapları alabilirsiniz. kitapsec'i bu konuda öneririm. kesinlikle kitapçılardan almayın pahalı oluyorlar. döneminde bile kitapsec daha uygun satıyor ki ygs bitmişken şimdi ygs kitabı almak daha uygun olur.

a=2 olursa 28'in 2'ye bölümünden kalan 4 olmaz ki?

--umarım yanlış hatırlamıyorumdur.--

2,3 ve 4'ü alamaz. çünkü söz gelimi 28'i 2'ye böldüğünde kalan sıfırdır. ama 6 olur mesela a. 28'i 6'ya bölersen kalan 4, 74'ü 6'ya bölersen kalan 2 olur. a = 6 sağlanıyor yani. 12 'de oluyor mesela.

4'ten büyük olmalı.

ben de almamıştım 2 3 4 ü, ama cevap anahtarı 2 3 4 ü de katmış. soruyu buraya taşıma sebebim de bu oldu.

şöyle bi yaklaşımda bulundum cevap anahtarına göre. mesela a nın 3 olduğunu düşünürsek. 28 ve 4, mod 3e göre birbirine denktir.

ya da cevap anahtarı yanlış. ne dersiniz?

4'ten büyük olan 24'ün çarpanları.

6,8,12,24

2 3 4 de sayılır(?)
28 mod 4 = 4 mod 4 = 0
74 mod 4 = 2 mod 4 = 2

28 mod 2 = 4 mod 2 = 0
74 mod 2 = 2 mod 2 = 0

28 mod 3 = 4 mod 3 = 1
74 mod 3 = 2 mod 3 = 2

28 ≡ 4 (mod a)
bunun anlamı "28'in a'ya bölümünden kalan 4" demek değildir;

"28 ve 4'ün a'ya bölümlerinden kalan aynıdır" demektir.

yani 2,3,4 de olabilir.

ben nasıl oluşturduysam hala gelmiyor sanırım kurdan kaynaklı. bir kontrol edeyim :)

valla hocam ben yalnızca uçağa binme ihtiyacı hissettiğimde kullanıyorum. aaa uçak bileti ucuzlamış bilet alayım kafasında değilim.

malasef geç kaldınız.

31 mayısa kadar başvurursanız ağustos celbinde gidersiniz

mayıs kaçtı aynen.

peki son güne bırakmam fakat varsayımda bulunup 30 mayıs'ta tecilimi bozdurdum diyelim ağustos celbinde yine de kesin olarak giderim askere değil mi?

en kötü ihtimal orada 6 aylık bir vakit kaybı yetmiyormuş gibi bir de askere gitmek için bekleyerek vakit kaybı yaşıyoruz.

kısa dönemseniz yüksek ihtimal gidersiniz ama son güne bırakmamakta fayda var. siz bozun tecili ağustosta gidicem deyin şimdiden şubede. eğer vazgeçerseniz yine tecil edebiliyorsunuz zaten.

bilmiyorum ama ne yapın edin askere yazın gidin. ben öyle yaptım çok rahat ettim. kışın askerlik tam bir zulümmüş öyle diyorlar.sıcağa çare var ama soğuk adamın anasını ağlatır.

askere gitmek için en güzel celp ağustos ve kasım celpleridir. acemilikte geçen mayıs ve haziran ayları hiç bir yerde çekilmese de bu 2 celpte havaar soğumaya ve ortam sakinleşmeye başlar. ayrıca birliklerde tayin dönemlerinden sonra taşlar yerine oturmaya başlayacağı için kendini göstermeye çalışan fevri komutanlardan çok, birliğine alışmış ve düzen tutturmuş komutanlarla muattap olursunuz.

forumdonanımhaber başlıkları askerlik celp dönemlerini takip etmek için şahane yerler.

Bankalar kamu kurumu değil. KPSS ile adından da anlaşılabileceği gibi sadece kamu personeli olabilirsiniz. Her bankanın kendi personel alım sınavı oluyor genelde. Yazarlık kabiliyetiniz varsa dergilerde de çalışabilirsiniz. Radyolarda bile çalışma şansınız var teorik olarak.

Farklı alan var ama bunlar çok az kişi alıyor. Bir öğretmen arkadasım girmişti. Öğretmenlik dışında herkesin girebildiği kısma çok az kontenjan ayırıyorlar. Arkadaşımın dediğine göre 85 üstü puan gerekiyordu.

4001 kadroları var. herkesin başvurabildiği. başvurun. bankalr da kamu gibi kpsss istiyor.

4001 bu sene için değil, çift yıllar için geçerli.

4001'den memur olursun. ya da 95+ kpss, 95+ dil puanlarınla bakan torpili bularak bygem, rtük gibi yerlere başvurabilirsin.